Üniversite sınavına hazırlanırken en büyük farkı ne yaratıyor?

Kariyer hayatının ilk sınavlarından biridir üniversiteye hazırlık. İlk olduğu için de tüm ilkler gibi ayrı bir yeri vardır, yıllar sonra hayatının çok daha büyük ve önemli sınavlara girseniz bile bu sınavı hep hatırlarsınız. Çünkü tüm ülkede seninle aynı yaşta olan 3 milyon öğrenci ile yarışıyorsun ve bu kolay bir iş değil.

Çalışırken nasıl zorlandığın, çözemediğin soruların yarattığı moral bozukluğu, deneme sınavlarından istemediğin sonuçları almak, yaşadığın stres, aile ve okul baskısı ve daha pek çok sorun bu süreçte seni bekliyor. İşin bir diğer kötü yanı, hayatının ilk 17 yılında böyle sorunların yokken bir anda bu tarz sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyorsun. Yani bir anda seni kaynar suya atmaları gibi, suyu yavaş yavaş ısıtsalar aslında sıcaklığa alışacaksın. Maalesef üniversite sınavına hazırlık sürecinde bu stresle baş edemeyen birçok kişi yeterli desteği de alamadığı için başarısız olmakta.

Burada tüm bu sorunlarla çıkmak için aslında yapman gerekenler basit. Adım adım ilerlemek, yabancıların deyişi ile “one step at a time”. Öncelikli amaç dersleri konu konu bitirmek olmalı.

Zorlandığın konularda özel ders alarak ya da arkadaşlarından, hocalarından yardım isteyerek, Youtube’da videoları izleyerek sorunu çözmek. Ardından o konu ile ilgili daha fazla test çözmek, pekiştirmek.

Bunları hallettikten sonra asıl problem başlıyor. Konsantrasyonunu nasıl artıracaksın, arkadaşlarına, en önemlisi kendine hayır demeyi başarabilecek misin? ya da cep telefonuna bakmaktan çalışamıyor ve bu da başta derslerdeki başarını ve motivasyonunu etkiliyor mu?

İşte üniversite sınavında derece yapanlar asıl bu problemlerle daha iyi başa çıkabildikleri için başarılılar. Yoksa daha zeki, daha çalışkan, daha paralı oldukları için değil (Elbette zekiler). Fakat belki de onlardan daha zeki yüzbinlerce genç sınava giriyor fakat konsantrasyon ve motivasyon eksikliği, arkadaşlarına, ailesine, en önemlisi de kendisine hayır diyemediği için başarısız olmakta.

Bu kitap bir yandan üniversite sınav birincileri üzerinden bu konulara odaklanırken bir yandan da sınava girecek öğrencilerin vizyonunu geliştirmeyi amaçlamakta.

20 yıldır araştırma ve editörlük geçmişi olan Emre Dalkılıç, ekonomi alanında 3 bilimsel makale ödülü sahibidir.

Farklı dergilerde muhabir, editör, yazı işleri müdürü olarak görev yapan Dalkılıç, 2014-2020 yılları arasında uluslararası bir araştırma şirketinde Türkiye’nin teknoloji sektörü ile ilgili Türkiye analisti olarak görev yaptı.

İngilizce yazdığı yazılar her ay New York Times, The Sun, Herald Tribune, San Francisco Chronicle , Bank of America, Google, Yahoo, Microsoft yöneticileri tarafından okunuyordu.

Dalkılıç aynı zamanda Türkiye’de ilk defa hazırlanan “Bazı Meyveler İçin Hasat Sonrası Kayıpların Ekonomik Analizi” raporunu, “Türkiye Girişimcilik Ekosistemi Yeni Finansal Enstrümanlar” Raporunu ve “Girişimcilik Ekosistemi Mevcut Durum” Raporunu hazırladı.

Üniversite sınavları her yıl iki milyondan fazla gencin, bu gençlerin ailelerinin ve nihayetinde ülkemizin geleceğini doğrudan etkiliyor.

Öğrencilerin en az bir yıl boyunca birçok şeyden vazgeçerek hazırlandığı, uğrunda milyarlarca lira harcanan bu sınav için bugüne kadar ciddi bir araştırma yapılmamış olması ise hem üzücü hem de ciddi bir kayıp.

Neden binlerce öğrenci bu sınavlarda sıfır puan alıyor?

Fen liselerinin başarısının temelinde ne yatıyor? Devlet okulları bu konuda neden başarılı olamıyor?

Kızlar mı yoksa erkekler mi bu sınavda daha başarılı? Neden kızlar ya da erkekler daha başarılı?

Ailenin gelir düzeyi çocukların başarısında ne oranda etkili?

Bu ve benzeri yüzlerce sorunun yanıtı, öğrencilerin bu zorlu maratonu en az hasarla tamamlayarak hedeflerine ulaşmalarında çok önemli ipuçları sağlayabilecekken üniversitelerimizin ilgili bölümlerinin bu alana yeterince eğilmemiş olması gerçekten düşündürücü.

Konuya gösterilen ilgisizlik maalesef sınav birincileri için de geçerli. Bu zorlu süreci en başarılı şekilde yönettikleri sınavda aldıkları derecelerle tescillenmiş olan “birincilerin” deneyimlerinin, bu zorlu maratonun start çizgisinde bekleyen birçok öğrenciye örnek olacağını öngörmek müneccimlik olmayacaktır.

Nasıl bir çalışma programı uyguladılar? Hayatlarını nasıl düzenlediler? Zorlandıkları anlarda nasıl çıkış yolu buldular? Arkadaşlarıyla, aileleriyle iletişimi nasıl yönettiler? Nelerden vazgeçtiler? Bunlar gibi daha birçok sorunun yanıtını bu süreçten başarıyla çıkmış gençlerden daha iyi kim verebilir?

Bu kitap, sadece üniversiteye hazırlanan gençlere, ailelerine ve rehberlik hocalarına değil aynı zamanda ilköğretimde okuyan öğrencilerin hem sınavlarda hem de hayatın tüm alanlarında başarılı bir insan olmaları amacıyla hazırlandı. Uzun yıllar boyunca tüm velilere ve öğrencilere yararlı olması dileğiyle.